Salı, Haziran 27, 2006

ultraviolet colours of summer

- rahatsız etmiyorum değil mi?
- hayır...
- sizi daha önce görmüşmüydüm?
- evet...
- siz o musunuz?
- evet...

gülümsüyor. gölgelerimiz akşam güneşinin altında iyice uzayıp sandallara vuruyor. onun gölgesi benimkinden beş altı santim daha uzun. öylece duruyoruz. neden sonra kayalıkların üzerinden yanyana yürümeye başlıyoruz. sert bir rüzgar esiyor. ürperiyorum. kollarımdaki güneşten iyice sararmış tüyler diken diken oluyor. bir an üzerime bir şeyler örtmek için bir şeyler arıyor. oysa ikimizin de beyaz tshirt ve jeanden ibaret bir moda anlayışımız var. çaresizce bakıyor.

- üşümüyorum ki!
- hayır, üşüyorsun. hadi gel.

önce kendisi atlıyor sonra da ellerimden tutup duvardan aşağıya indiriyor beni. aramızdaki rüzgar bizi saçlarımızla birlikte bir anda ikinci çoğuldan ikinci tekile savuruyor. uzaklardan bir yerden balıkçı motorlarının gürültüsü geliyor. böyle susmak ne güzel. kendimizi anlatmaktan yorulmuşuz besbelli. ne ben o'nu ne o beni tanımak için can atıyoruz. bir rüzgar daha esiyor. parfümümün kokusu burnuma kadar geliyor. yeni bir parfüm aldım. eskiye dair bir tek kokular kalmıştı. daha doğrusu sadece benim kokum.

artık o da yok.

- rakı içer misin?
- içmez miyim?!

gülümsüyorum.