işte uyandı. güneş doğmak üzere. yanında uyuyan adama bakıyor. adamın dudakları çok güzel. iri ve kırmızı. usulca öpüyor. çok sıcak. adamın üzerindeki pike kaymış, usulca örtüyor. ve yine usulca uykuya dalıyor. fonda damien rice, insanın organlarını parçalayarak diyor ki;
and i wanna hear what you have to say about me
hear if you're gonna live without me
i wanna hear what you want
what the hell do you want?
işte uyandı. adam gitmeli, gitti. karnı çok aç. dışarı çıkıyor. çok sıcak. kitaplara bakıyor, bikinilere bakıyor, ayakkabılara bakıyor, çiçeklere bakıyor. ara sokaklardan birinde küçük bir kafe var. ''karpuz, peynir ve ekmek: bir yaz klasiği'' yazıyor menü tahtasında. küçük tahta sandalyelerden birine oturuyor. keşke adam gitmeseydi, birlikte karpuz, peynir ve ekmek yemek güzel olabilirdi. neyse. karpuz çok güzelmiş.
this is love, this is porn.