genç kadın, sağ tarafını iştigal eden bir baş ağrısıyla uyandı. tam karşısındaki antika masa saatine baktı; 09:57. kollarını açarak gerindi. yüzünü yıkadı, kurularken aynaya gözü takıldı. saçlarının rengi iyice açılmıştı, kimbilir hangi münasebetsiz güneş yaptı bunu. hemen sütün içine meyveli nesfit koyarak bir çırpıda kahvaltısını etti ve koşarak parfümeri denilen, erkeklere son derece yabancı bir mağazaya adımını attı.
- en koyusundan bir kahve lütfen?
- şekerli mi olsun?
- hayır, kahverengi boya lütfen?
- ah elbette, buyrun, 3.0, koyu kahve.
- teşekkür ederim.
eve dönüp saç boyası kutusunun içinden çıkan lastik eldivenleri giydi. karışımı hazırlayıp beklemeye başladı. o sırada telefon çaldı.
zırrrrr!
- alo?
- buyrun?
- merhaba. bir anket yapıyoruz da. sizce sarışınlar aptal mıdır?
- doğal değil ise, aptaldır.
- teşekkürler.
- rica ederim.
çok koyu oldu bu renk. belki, ben de aptalım...