gidiyorum.
yüzümü dayadığım pencereden arabalar, ağaçlar, insanlar gelip geçiyor. kulağımda hep aynı acıklı melodi. içimde kemanlar çalıyor. içim dışıma isyan ediyor. serçe parmağımdaki şeytan tırnağını kopardım, kanıyor. aşık olmak istiyorum ama gidiyorum. olamıyorum. giderken aşık olamam ben.
bu sefer olabileceğini mi sanmıştım diye düşünüyorum. hayır, bu sefer olmayacaktı. daha zamanı vardı, biliyordum. daha sonbahar gelmemişti bu şehre ve yağmurlar yağmıyordu. kışlıkları çıkarmamıştık henüz ve güneş tam tepemde haince sırıtıyordu. bizim karşılaşma ihtimalimiz bile yoktu. şartlar elverişli değildi. ortalık rezalet bir neşe, mutluluk ve enerji kokuyordu. nasıl aşık olabilirdik?
ama dudakları...evet o dudaklar için bile aşık olabilirdim. hayır, sapık falan değilim. sadece iyi öpüşmek, bir ilişkinin yarısından fazlasıdır. diğer yarısını oluşturamadık. o gitti, ben gittim. demek o da, benim gibi giderken aşık olamayanlardandı.
hepsi geçti şimdi. arta kalan ve giderken toparlayamadığım iki bardak ve bir jelatin. gördüğünüz gibi şartlar hiç uygun değil. aşka tam bir adım kalmıştı oysa. ve beni yol tutuyordu, onu dünya.
benim için yolculuk bitti. artık burdayım.
sonbaharı bekliyorum.