taksiyle eve dönmek üzere yola çıkmışken, yine de seninle aynı arabaya binmeye çalıştım ben. üstelik sen sarhoştun ve leş gibi rakı kokuyordun. ellerimle sana meze hazırlamaktı belki hayalim, ama sen, o hayali bir parça kokuşmuş peynir ve bir dilim kelek kavunla bitirdin.
aferin!
şimdi; artık benim kuracağım hiç bir hayal, hiç bir fantazi, hiç bir gerçek, hiç bir kurgu kalmadı. kurguyu bozan aslında sendin ve anlayamadığın tek bir şey vardı: ben asla seni sevemezdim.
hayatımız hep, birilerinin peşimizden koşmasını istemekle geçti. oysa, peşimizden koşanlar, bizi her seferinde koşarak geçtiler. ve gittiler.
ben taksiyle eve dönüyorum.
sakın radara yakalanma!