''başkalarıyla, hatta karşına çıkan tek insanla, sanki her şey o an başlayacak ve biraz sonra bitecekmiş gibi yaşamalısın.'' derken; çok haklıymış cesare pavese.
her seferinde ''artık o'nu düşünmeden bir şeyler yazacağım.'' diye oturuyorum buraya. birbirimiz için ve birbirimize yazdıklarımızı okurken telefonda, bir diğeri nefes bile almıyor. ve bana bu süre çok gelirken, o'na az geliyor. artık beni kimlerin okuduğuna bakmıyorum bile. umrumda bile değil. o okumuyor çünkü, biliyorum. okuyamaz ki. bir sersem olduğumu bile bilmiyor. neyse ki!
hiç bitmeyecek bir aşk bu, benim için. evet, votka şişesi çoktan şehrin çöplüğünde ait olduğu yerini buldu. içtiği sigaralarla dolu küllük boşaltıldı. yataktaki çarşaflar değişti. küvetin üzerinden çok sular aktı. yerden bulunan siyah bir küpe, kendi küpelerimin olduğu kutuya kondu. tam, ''bitti'' derken, telefon çaldı ve, işte yeniden başladı.
- kadın otururken saçları ıslak, kırgın, yorgun, gitmek ister gibi ve kararsız ve daralmış ve bitkin.
- ...
ne tuhaf. bütün bunların bitmesi için, adamın tekiyle hayatımı sonsuza kadar birleştirmem mi gerekiyor? peki bütün bunların anlamı ne o zaman? hepsini geçmişte bırakıp sileceksem, yaşadıklarımın samimiyetinden şüphe etmem gerekmiyor mu? bütün bu yaşananlar, aptal bir oyundan mı ibaret?
eeaaaah! bıktım artık bütün bunlardan. yani özür dilerim ama, insan aşıkken başka bir şey yazamıyor malesef. ve aksini iddia edenler halt etmiş ama, aşıkken, yaratıcılıktan yoksun kalıyorsunuz basbaya. kaç sabahtır kahvaltıda bir bardak vişne suyu içiyorum ve bir parça peynir yiyorum. kaç gündür aynı şarkıları dinliyorum. kaç gecedir aynı rüyaları görüyorum. yeter artık. aşkı unutup nefret kusmayı denesem, acaba kendimi bulabilir miyim tekrar? misal, kocasının/karısının koynundayken, başka bir yerde gördüğü/tanıştığı/hatta arkadaşı olduğu başka bir adamı/kadını kendisini düzerken hayal eden insanlara karşı falan? olmadı galiba. daha şahsi olmalı diyorsanız, eşşek gibi çalıştığım halde, hala hakkım olan parayı hesabıma yatırmayan göt kafalı kapitalist patronuma? daha enternasyonel olsun diyorsanız, dünyanın bir ucunda, nedensiz yere insanların ve hatta bebeklerin ölmesine neden olan iki tane beyinsiz adama? hayır hayır. olmayacak. yapamıyorum. içimden gelmiyor. sabah yayınlanan aptal bir programdaki ahu tuba tonuyla şöyle demek istiyorum;
- ben bu hayatta hiç mutlu olmadım ki. (gözler dolar) çok yalnızım. sadece siz varsınız. bu defa her şey çok farklı olacak diye inanmayı çok istiyorum ama (yutkunur) bilmiyorum. bilmiyorum. (boylarıyla son derece orantısız koca memeli teyzeler çılgınca bir alkış kopartır.) sizleri seviyorum! seviyorum! (ve stüdyoyu terkeder.)
ahahah! elbette hayır. hiç kimseyi sevmiyorum. o hariç.
- her şey şu an başladı. ve biraz sonra bitecek.