Cumartesi, Kasım 18, 2006

green hell

sayın tavuk;

sikimden aşşa kasımpaşşa aş'ye yaptığınız başvurunuz elimize ulaşmış olup, tarafımızca incelendikten sonra, ilanda belirtilen hususların hiç birine uygun olmadığınız gerekçesiyle, ahahahha! dalga mı geçiyorsunuz bizimle?

ve fakat, özgeçmişiniz, ne akla hizmetse, bilgi bankamızda belirsiz bir süre saklanacak ve uygun görüldüğünüz takdirde sizinle temasa geçilecektir. bambaşka bir pozisyonda çalışmak dileğiyle.

başarılar ve esenlikler dileriz.

-----------------------------------------------------------------------------

mektubu bir kez daha okuduktan sonra, buruşturup çöpe atıyorum ve ayaklarımı sürüyerek mutfağa gidiyorum. buzdolabından bir kutu kivi suyu çıkarıyorum ve büyükçe bir bardağa doldurup odaya dönüyorum. artık sabahları kivi suyu içiyorum. yemyeşil bir şey. bu dünyaya ait değilmiş gibi. kendimi iyi hissettiriyor.

yaptığım 287637267256. başvuru da olumsuz sonuçlanınca, derin bir nefes alıp çekmeceyi açıyorum. işte, bütün param bu. bir kaç yeşil kağıt. paralarını bankada değil de, çekmecesinde saklayan bir insan için, olağan bir durum elbette.

yatağa uzanıp bir sigara yakıyorum. hayır, yakmıyorum. yakarmış gibi yapıyorum. sigara içmiyorum ki ben. yatağın hemen yanında, yerde üst üste yığılmış kitaplardan birini alıyorum ve rastgele bir sayfa açıp okumaya başlıyorum.

"tanımlar istiyorlar sizden: sonradan aynı tanımlarla canınıza okumak için. tanımlarınız yoksa, bu sefer konuşturmuyorlar sizi. tanımlar veremeyen insan sacmalar, diyorlar. sacmalarla ugrasamayiz. kimseye sacmalama hurriyeti veremeyiz. mantıksızlık hürriyeti veremeyiz. tanımları verince de herkes, daha önceden kendisi için kazılmış olan çukura düşüyor.başkaları için de tanımlar istiyorlar sizden. başkalarının işine karıştırıyorlar sizi zorla. başkalarının da size karışması için yolu açıyorsunuz böylece. bugün neden düşüncelisiniz? diyorlar. düşüncelerinizin içine kadar sokuluyorlar. mantığı ortadan kaldırmadan, bu gidişe bir son vermek, kötülüğe direnmekten vazgeçmek ve gerçek hürriyeti tanımak imkansız." *

kitabı kapatıp usulca yere bırakıyorum. midem bulanıyor. önceki gece, yandaki sokağın köşesinde neredeyse bütün midemi bıraktığım halde, hala bulanıyor. ve kusarken, en çok, o anki acziyetinizden ziyade, başka birinin bu manzaraya şahit olması rahatsız ediyor sizi nedense. beni etmiyor. rahatsız olduğum bir şey varsa, işte bu; rahatsız olmamaktan rahatsızım.

yataktan kıçımı ve bedenimin geri kalanını kaldırıp markete gidiyorum. bir kaç kutu kivi suyu almalıyım. belki bir şişe de votka.



* oğuz atay/ tutunamayanlar