ve geçiyor hayat; geriye kalan bir parça acı, bir parça can sıkıntısı, bir parça kahkaha. ortaya karışık misali. benimkisinin çikolatalısı fazla olsun!
berbat bir rüya gördüm. anlatacak değilim. o vardı. zaten her rüya gibi saçma sapan bişeydi. ve ne yazık ki rüyalarımı kontrol edemiyorum ben. bi ara uyandım, çişim gelmiş. tuvalet hemen odamın yanında. gözlerimi falan açmayınca uykum dağılmıyor neyse ki. sadece omuzumu kapıya çarpıyorum ara sıra. ya da kedinin kuyruğuna falan basıyorum. öyle gözler kapalı dönünce yatağa, devam ettim kaldığım yerden. iyice saçma sapan oldu. ahahaha!
- canım. biraz daha peynir almaz mısın? dur ben sana sosis de vereyim. ay sen doymazsın şimdi, dolapta ne var başka bakayım. tost yapayım mı sana?
ahahha! bu ne be?
çok yorgunum ulan! daha ziyade uykusuzum. bünye alışkın değil bi kere. uzunca bir süredir götünü devirmeye, canı ne isterse yapmaya, nereye gitmek isterse oraya gitmeye alışmış tabi. e bir ömür de böyle geçmez ki ama? yani parasına ve kariyerine koyayım, size bişey olmasın ama; canım sıkılıyor evde allah sizi inandırsın. hem böyle sivri burunlu, ince topuklu, deri bir ayakkabı görüyorum mesela vitrinde. fazla alışkın değilimdir ama nasıl güzeller, sahip olmak istiyorum. içimdeki tüketim canavarı ''al onu banaaaaooööaaargg!'' diye haykırıyor. alamıyorum. aldıramıyorum. zengin bir koca bulup bütün gün evde kitap okusam, kendi kitabımı yazsam, yemek pişirsem, sinemaya gitsem falan ve fakat o da olmaz. yapamam.. o kadar da beceriksizim.
çıkamadım işin içinden. en iyisi yatıp uyuyayım ben. rüyasız bir gece olsun tanrım, lütfen. pls ok tşk.