Cuma, Aralık 09, 2005

döner istiyorum ama dönmesin istiyorum

hayatım, hiç bu kadar boktan ve hiç bu kadar güzel olmamıştı!


"insanın kendi kendisiyle çelişme ve çekip gitme hakkını elinden alandır toplum" der charles baudelaire ve ben buna izin veremem.


uzun zamandır içmediğim sigara dudaklarımın arasında, saçlarımı tepeden toplamışım ve üzerimde yakası yavşamış rengi solmuş eski bir tişörtle çamaşır yıkıyorum. yapayalnızım ve çok yakında sevgilim gelecek. hayat denen şey, kaybettikten sonra bulmak, öldürdükten sonra doğurmak, nefret ettikten sonra aşık olmak, kavga ettikten sonra sevişmek, kirlettikten sonra yıkamak, dağıttıktan sonra toplamak, dibe vurduktan sonra yukarı çıkmak, düştükten sonra ayağa kalkmak, dansettikten sonra uyumak, öğrendikten sonra unutmak, ağladıktan sonra gülmek, çığlık attıktan sonra susmaktan ibaret.

hayatın kendisi, kocaman bir çelişki zaten.

ve siz, benim çelişkilerimi bulmak ve yüzüme vurmak için,hala çırpınıp duruyorsunuz. hayatım, size ne yaptığımı, ne düşündüğümü, ne hissettiğimi, ne planladığımı anlatmaya çalışmakla geçiyor. ve siz, hala anlamaya çalışmıyorsunuz. az önce ağlarken birden kahkaha atmama anlam veremiyorsunuz. sadece on dakikalık bir seans sonrasında ''manik depresif başlangıcı. ilaç kullanmayı kabul ederseniz, size bir kutu prozac yazıyorum.'' diyen ibne psikiyatrist gibisiniz. vizite ücretiniz ne kadar? kredi kartı geçiyor mu? demek on iki ay taksit bile yapabiliyorsunuz! vay canına! mutluktan uçmak ya da mutsuzluktan gebermek gerekiyormuş meğer.

ve ben buna izin veremem.