Cumartesi, Aralık 22, 2007

non je ne regrette rien

sevgili peter;


allah benim belamı versin ki, seni tamamen aklımdan çıkarmışım. evet. bildiğin unutmuşum. ve aklıma geldiğin an şu satırları yazmaya başladım. bilemiyorum, bu bir teselli olur mu senin için? ya da genellikle yaptığın gibi, alt dudağını sola doğru yamultup yüzünü ekşiterek ''hiç umrumda değil.'' ifadesine mi bürünürsün? umarım bürünmezsin. çünkü o ifade sana çok yakışıyor.


sana yazacak bir ton şey birikti. o yüzden bir kaç kilogramla yetinmek durumundayım.


bazı şeyler büyük bir hızla değişirken bazı şeyler de bütün gücüyle direniyor hayata karşı. mesela saçlarımı hala koleston ile koyu kahveye boyuyorum. biliyorsun, açık renk saçı oldum olası sevemedim. sabahları kahve ya da ananas suyu içmeden güne başlayamıyorum yine. ve yine yatağımda bir başkası varken ve deliler gibi aşık değilsem eğer, ne kadar istesem de kesintisiz bir şekilde uyuyamıyorum. evet hala çok fazla uyuyorum.


öte yandan, beni yoran, sıkan, daha fazla çabalamaya gerek olmadığını düşündüğüm herşeyin ve herkesin peşinden gitmekten vazgeçtim artık. o eski tutkulu tavuk yok yani. ''ne? olmayacak mı? ok.'' diyenlerden oldum. adeta bir ermiş ifadesi geldi yerleşti yüzümün tam ortasına. bütün bunlardan gözlerimin parlamadığını çıkarmayasın sakın. bilirsin, aşık olunca gözlerimden aptal ve ucuz bilimkurgu filmlerindeki gibi ışıklar çıkar adeta. eh, tekrar parlamaya başladılar diyelim, sen anla.


iş güç dersen gayet güzel gidiyor. gelecekle ilgili yeni planlarım var kısa ve uzun vadede. popomu kaldırabilirsem hepsini başaracağım allahın izniyle. bana bu konuda herkesten çok güvendiğini biliyorum.


en kısa zamanda bekliyorum seni. üstelik yeni evimin balkonunun manzarası, öncekinden çok daha güzel. gerçi öncekinin balkonu bile yoktu. bu seferki, parka falan bakıyor. gelirken kalın bişeyler almayı unutma. burası acaip soğuk. balkanlar'dan gelen soğuk hava dalgası var ya. hah, en önce buraya uğruyor işte.


güzel gözlerinden öpüyorum. büyükbaba'ya selam.



tavuk