Pazartesi, Aralık 17, 2007
nadie es como tú!
paltomun şapkası ve yakası nerdeyse yüzümün yarısından fazlasını kapatmasına rağmen kulaklarımda uğuldayan rüzgara aldırmadan caddenin tam ortasında yürümeye devam ettim. yanımdan büyük ve siyah bir araba geçti. şoför koltuğunda oturan adamı gözüm bir yerlerden ısırıyor gibime geldi. fazla ısırmasın diye cebimdeki ipodu çıkarıp çalan şarkıyı değiştirir gibi yaptım. gibi yapmak bana yakışmıyordu. en iyisi kapatmaktı. kapattım gitti.
bir şeyler bittikten hemen sonra ve bir şeyler başlamadan hemen önceki o anın durağanlığı, sakinliği, dinginliği, huzuru; hayatın diğer anlarında da olsa belki, mutlu olabilirdim. bütün bu ''peki şimdi ne olacak?'' öldürecek beni bir gün. öte yandan onlarsız yaşamanın bir anlamı yokmuş gibime geliyor.
peki şimdi ne olacak? sevişirken gözlerinin içine bakarak ''seni seviyorum.'' demek isteyen bir adam değil miydi bütün istediğin? nasıldı o söz: bir şey dilerken dikkat edin, çünkü evren bunu duyacak ve gerçekleşmesi için elinden geleni yapacaktır. belki de bugüne dek bir başkasının beni şımartabileceğine inanmayarak hata ettim. ve işin boktan yanı, hala inanmıyorum.
ufak bir kızken, şeker kız candy izlemiş bütün kadınlar bilirler ki; terry grandchester'ın ateşli bir öpücüğü için, bir adet sümsük anthony kolaylıkla feda edilebilir.
fakat heyhat! hayat bir çizgi film değil işte.