Cumartesi, Haziran 16, 2007

could you guide me in?

ardından hep birisi bakıyor gibi. takip ediliyorsun. izleniyorsun. gittiğin her yer, yaptığın her şey biliniyor. yine de gitmekten ve yapmaktan vazgeçmiyorsun. çünkü bu hayatın küçük ve mora boyanmış bir odada geçmeyeceğini çok iyi biliyorsun. sen yanımda olsan ben bütün hayatımı bu odada geçirebilirim mesela. inanmıyorsun değil mi? zaten bana hiç bir zaman inanmadın ki.



şimdiye dek kendinden başka kimseyi mutlu edememiş olmana hiç şaşırmıyorum. ''think positive'' sloganından nefret ediyorsun, biliyorum. birileri seni çok üzmüş olmalı. kırılmışsın. paramparça olmuşsun. ve bir başkasının kırıklarını yapıştırması fikri bile seni ürpertiyor. onlar senin kırıkların. kimse ellememeli. sadece sen dokunabilirsin. çok bencilsin...çok.



bir kez olsun bana sarılarak ağlamanı istiyorum. sonra hiçbir şey olmamış gibi davranabiliriz. hiçbir şey olmamış gibi davranmaya o kadar çok alıştım ki; artık hiçbir şey olmamış gibi geliyor zaten.



seni aramayacağımı biliyorsun değil mi?