Cuma, Ekim 20, 2006

i ain't gone 'n' give up on love

- yaşadığın hayat bu kadar boktanken, neden hala yaşamakta direniyorsun, anlamıyorum?
- o'nun için yaşıyorum.
- ahahha! kusura bakma ama buna inanmamı beklemiyorsun, değil mi? yani, ''benim hala umudum var.'' gibi basit bir cümleyle konuyu kapatabilirsin mesela ama, ben bunu yemem. peki o, bir gün bu dünyadan göçünce, kim için yaşayacaksın? yaşayacak başka birini bulma konusunda gösterdiğin azmi, bu boktan hayatını biraz olsun değiştirmek için göstersen, göreceksin ki, hem sen hem de o'nun için her şey daha güzel olacak.
- sigaran var mı?
- kullanmıyorum.

gerçekler, bazıları için tahammül edilmez olabiliyor.

banyodaki aynaya baktığım zaman, artık kendimi değil de, o'nu görüyorum. ama bunu yaparken söylemişti, unutamayacağımı söylemişti. unutmak isteyen kim zaten? ben, unutulması gerekenleri de unutmamaya tahammül edecek kadar güçlüyüm. ama sen değilsin.

bir zamanlar, çok fazla ''gittim'' ben. belki de ''gitme'' kotamı doldurdum. şimdi hep yolculuyorum. kiminin ardından salya sümük ağlıyorum. kiminin ardından gözlerim doluyor ama ovuşturunca geçiyor. kiminin ardından gülümseyerek el sallıyorum, döneceğini bilerek. kiminin ardından bakmıyorum bile. ama sonuçta, gidiyorlar. bırak, gitsinler. onlara ait değilim. sen de değilsin.

- peki, birbirimize mi aitiz?
- bilmiyorum.