Pazartesi, Haziran 23, 2008

on yüz bin baloncuk

klasik bir pazar öğleden sonrası. çok sıcak. kapı pencere açık. hafiften bir esinti geliyor ara sıra. perdeler şöyle bir uçuşuyor gibi oluyor. sonra yine sıcak. buz gibi suyun altında bir kaç dakika boyunca duruyorum. bir şeyler yapmalı ama ne? acaip yalnız hissediyorum kendimi. sözümona havuza gidecektik bugün. o kadar da pembe puantiyeli yeni bir bikini almıştım. aynı renk krem farım bile vardı havuz başında şık ve güzel olmayı başarabilen kadınlara biraz olsun benzeyebilmek için. ama evdeyim. yalnızım. herkes bir yerlere dağılmış gibiy. oysa herkes tam o anda benim gibi duşun altında vakit öldürüyor, biliyorum. bu böyle olmaz. süper seksi iç çamaşırlarına bir avuç dolusu para bayılıp sonra onlarla masturbasyon yapacak kadar acınacak haldeymişim gibi ne bu iç sıkıntısı allah aşkına? haydi kalk. güzelce giyin. saçlarını da ör öyle ıslak ıslak. sokağa adımını attığın anda kuruyacaklar zaten. hafif de bir makyaj yap. flip floplarını geçir ayağına, istanbul'un duman tüten asfaltına inat. tak bezden çantanı da koluna. herkes kendi yoluna. hadi bakalım. eminim güzel bir sürpriz beni bekliyor dışarda.


aaa bu ne? aylar önce almıştım ben bunu semt pazarından. çocukluğum tutmuş demek ki. aaa doluymuş içi. hemen on yüz bin baloncuk çıkarmalıyım! olley!







not: sürpriz gerçekten beni bekliyormuş. ama ben baloncuklara dalıp biraz geç kalmışım. :(