Cuma, Mart 09, 2007

impossible exchange

* jean baudrillard anısına;



dışarı bakıyorum. aşağıda bir türlü sevemediğim bu şehir, iyice küçülmüş ve neredeyse güzelleşmiş, bana bakıyor. gidip gitmemem umrunda bile değil. hatta geri dönecek olup olmamam da. ama döneceğim. dönmek zorundayım. ne yazık ki, hiçbir işimi yarım bırakmama gibi berbat bir kromozom eklenmiş bünyeme, babam annemi becerirken. yapacak bir şey yok.



birden bir bulut yığınının içine giriyoruz. daha önce hiç bir bulut yığınının içine girmemiştim. her şey uyduruk bir simülasyon gibi. yani, hayatın ta kendisi!



- ne içersiniz?
- hiçbir şey.



düşünüyorum da, bütün putlaştırdığım bu adamlar, sonradan nasıl da ironik bir şekilde paramparça oluyorlar. elime koca bir sopa alıp ben parçalasam yine iyi. hepsi de kendi kendilerini yok ediyor. sanki içlerinde, geleceğe kurulu bir saatli bomba varmış gibi. ''paaaat!'' diye patlarken, neyse ki, yanlarında olmuyorum.



tıpkı şimdiki gibi. o aşağıda. ben yukardayım. epey yukarda. kahretsin! her zamanki gibi şanslı bir orospu çocuğuyum!



"hicbir şey baştan cıkarmanın kendisinden daha büyük olmayı beceremeyecektir; onu yok eden düzen bile." J.B