- ah, özür dilerim. sizi birine benzettim de...özür dilerim...çok özür dilerim.
yolun tam ortasından, etrafımdaki diğer insanları dahi görmeyerek yürürken; adamın biri bana sarıldıktan ve ben ''sen de kimsin?'' demeye mecali kalmamış dudaklarım ve iki yana düşmüş ellerimle birlikte öylece durduktan hemen sonra oldu bu.
- gerçekten çok özür dilerim.
- tamam. önemli değil.
- ama inanamıyorum. o kadar benziyorsunuz ki?
- ...?
- yani, görseniz, eminim siz de çok şaşırırsınız!
- evet...tabi...önemli değil.
- inanılmaz!...ya, ben tekrar özür dilerim.
- tamam. altı üstü sarıldık, sevişmiş değiliz. abartmayın lütfen.
- ha?
- yok bişey. bana benzeyen her kimse, selam söyleyin.
bir başkasına benzemek, benzetilen, genel güzellik anlayışına göre ister güzel/yakışıklı, isterse çirkin olsun, her nedense hiç hoşumuza gitmiyor. eşsiz olmak istiyoruz çünkü. sadece ''bir'' tane olmak istiyoruz. oysa tanrı'nın bile yaratıcılığının bir snırı olmalı. bu kadar da bencil ve narsisist olmayın canım?!
küçükken fatma girik'e benzettikleri zaman, ağlardım ben neden bilmem; hayal meyal hatırlıyorum. sonra yok efendim şevval sam'lar, şebnem ferah'lar, dana scully'ler, kirsten durts'lar vs..vs...ama en tuhafı şüphesiz jenna jameson'du. sanırım, bir porno yıldızına benzetilmekten zerre gocunmayan tek kadın olmalıyım. belki de gerçekten benzemiyorum diyedir. hmmm? silikon taktırıp saçlarımı banu alkan sarısına boyatırsam neden olmasın aslında? ahahahha!
hepimiz zaten eşsiz birer dallamayız. yormayın yani kendinizi.