Pazartesi, Nisan 16, 2007

ortaköy'de sensiz kumpir yedim

yürüdüm. mor converselerime bakarak yürüdüm. sen yoktun. bu ayakkabıları aldığımdan beri ne zaman yürüsem, kendimi melankolik küçük bir kız gibi hissediyorum. takım elbiseli adamlarla göz göze gelince kendime geliyorum neyse ki. neyse. yürümeye devam ettim. hemen köşedeki büfeden kumpir aldım. sen yoktun.


- başka ne koyayım abla?
- canın ne isterse ondan koy.


kumpirim elimde, banklardan birine oturdum. sertçe bir rüzgar esti. saçlarıma ketçap bulaştı. sen yoktun. yaşlı bi adam yanıma geldi. bana bir paket mendil uzattı. ben de ona bir ytl uzattım. teşekkür etti. ben de teşekkür ettim. tam karşımdan kocaman bir yük gemisi geçti. kedinin biri gelip elimi yaladı. bir sokak çocuğu dil çıkardı. iki sevgili öpüştü. sen yoktun.


bütün bunların ne önemi var ki?