Cuma, Şubat 16, 2007

pardon bakar mısınız?

bu şehirde sevdiğim tek yer neresi; biliyor musun? beşiktaş vapur iskelesi ile üsküdar vapur iskelesi arası. evet. sadece suyun üzeri. vapurdayım. dışarısı her zamanki gibi soğuk ve ben her zamanki gibi üşüyorum. gözlerim tam karşımda oturan yaşlı adama takılıyor. ''hayat ne tuhaf.'' diyorum. kafasını çeviriyor.



bu şehirde sevdiğim tek yer işte tam burası. neden mi? bilmiyorum. belki en iyi bildiğim yer. belki en çok geçtiğim. belki henüz kaybetmemiş olmak. belki de...



ne farkeder ki? bu şehirde bir yabancıyım en nihayetinde.

Salı, Şubat 06, 2007

metiyuv yofi mafa yeriso*

- ben bir bilet ayırtmıştım. yarın 12 için.
- elbette. nereye?
- istanbul.
- kaç numara?
- 10.
- nakit mi kredi kartı mı?
- nakit.
- buyrun. servisiniz 11:45'te buradan kalkacak.
- ...
- ...
- bu kadar çabuk ve kolay olacağını sanmamıştım.
- efendim?
- yok bi şey. kolay gelsin.



gerçekten bu kadar çabuk ve kolay olacağını sanmamıştım. gidiyorum. başka bir şehre taşınmak için gereken her şeyi yapmıştım ama bir tek bilet almak kalmıştı. hani bilet alana kadar daha çok vaktim vardı. hatta her an vazgeçebilirdim bile. öyle ya! kimseye söz vermedim ki. hayatım boyunca yaptığım gibi, yine tek başıma kararımı aldım, planımı yaptım ve son aşamaya geldim. bundan sonrası, biraz da hayata bağlı.



buradaki bütün ipneleri özleyeceğim. bu ipnelerden biri az evvel dedi ki; ''madem günün birinde döneceksin, niye gidiyorsun?'' cevabını biliyorum elbette ama, veremedim. zira saatlerce konuşmam gerekti cevabını anlatabilmem için. onun yerine waffleımdan kocaman bir ısırık alıp gülümsemeyi tercih ettim. dudaklarıma çikolata sosu bulaştı. silmedim.



istediğim zaman geri geleceğimi bilmeme rağmen, gözlerim doluyor. bu gün 12'de, o otobüste salya sümük ağlamasam bari. zira elin muavini ne anlar ki halimden. ahah!



* gidiyorum bu şehirden